HUKUK TERİMİ VE HUKUKUN ÇEŞİTLİ ANLAMLARI
Hukukun
Çeşitli Anlamları
“Hak” sözcüğünün
çoğulu olan hukuk, dilimize Arapçadan geçmiştir.
Bugün “hukuk” kelimesinin günlük dilde ve öğretide çeşitli anlamları vardır. “Hukuk”
sözcüğü, tek başına
bir
kavram olarak kullanıldığı
gibi
bazı nitelemelerle birlikte kullanılarak
da değişik anlamlar kazanmaktadır.
Türkçede hukuk ile haklar
çoğunlukla farklı anlamları karşılar. Hukuk toplum hayatında uyulması
zorunlu bir kısım kuralları belirtirken, hak sözcüğü
bu kurallardan kişiler lehine doğan yetkiyi
ifade eder2.
Hukukun sözlük anlamı “haklar” demektir. Örneğin “kimsenin hukukunu çiğneme” öğüdünde bu anlamında
kullanılmıştır. Yine “onunla yıllara dayanan hukukumuz vardır” örneğindeki
gibi, halk
dilinde bir kimse ile dostluk ve iyi ilişkileri
ifade eden bir kavram olarak kullanılır.
Hukukun bu sözlük anlamının yanı
sıra doktrinde hukuka ilişkin birçok tanım
yapılmıştır. Öğretide hukuk, amacından hareketle de tanımlanmaya
çalışılmıştır. Buna
göre, hukuk toplumun
genel yararını veya ortak iyiliğini sağlamak amacıyla insanların birbirleriyle
olan sosyal ilişkilerini düzenleyen, yetkili makamlarca
konulmuş ve devlet müeyyidesi ile
desteklenmiş olan sosyal düzen
kurallarıdır.
Yapılan tanımlar ışığında
hukukun amacı;
· Toplumsal düzen
ve
barışı sağlamak
· Toplumda eşitliği sağlamak
· Hukuki güvenliği ve hürriyeti sağlamak
· Adaleti gerçekleştirmek olarak belirtilebilir.
Hukuk kelimesi kısmen
bir
usul terimi olarak bir davanın niteliğini
veya bir
davaya bakacak yargı organını
belirtmek ya da bir
grup
davayı veya mahkemeyi
diğerlerinden ayırmak için de kullanılır. Örneğin “hukuk davası, hukuk mahkemesi”
gibi.
Dar anlamıyla hukuk
kelimesi
belirli bir konudaki hukuk kurallarını
veya
hukuk biliminin bir dalını ifade etmekte de kullanılır. Örneğin “idare hukuku,
ceza
hukuku, ticaret hukuku” gibi.
Son olarak hukuk bazen bir düzeni
veya kurallar sistemini
belirtmek için de
kullanılır. Meselâ “Roma Hukuku,
Anglo-Sakson Hukuku, İslam Hukuku, Türk
Hukuku” gibi.
Pozitif hukuk - Müspet hukuk -
Mevzu hukuk - Dogmatik hukuk
Bir toplumda, belirli bir dönemde geçerli olan hukuk kurallarına yürürlükteki hukuk denir.
Yürürlükteki
hukuk
“olan hukuktur” (de lege
lata) ve doktrinde buna
pozitif hukuk, müspet hukuk da denir
(Önen, 1991: s. 42).
Öğretide her yazar bu terimlerle aynı
şeyi ifade etmemekte, bu da
bir nevi karışıklığa yol açmaktadır. Pozitif kelimesi
Türkçede hem
olumlu (müspet),
hem
de konulmuş (mevzu / posé)
anlamlarına gelmektedir. Bu
nedenle yürürlükteki hukuku,
“pozitif
hukuk” olarak
adlandıranlar olduğu gibi
“müspet hukuk” şeklinde isimlendirenler de
vardır.
Yürürlükteki hukuku
‘pozitif hukuk’ ve ‘müspet hukuk’ şeklinde adlandıranlar, bunu belirli bir
ülkede belirli bir
dönemde yürürlükte bulunan yazılı olan ve yazılı
olmayan bütün hukuk kurallarını
ifade etmek için kullanırlar. Bu
yazarlaryürürlükteki hukukun yalnız
yetkili
makamlar tarafından
konulmuş
olan (kanun,tüzük, yönetmelik gibi) yazılı
kurallarını belirtmek için ise “mevzu hukuk” terimini
kullanırlar. Bu anlamda mevzu hukuk, yürürlükteki hukukun (yalnızca yazılı
kurallardan oluşan) bir
bölümünü teşkil eder
ve pozitif (diğer bir
görüşe göre müspet) hukuka nazaran daha dar
bir kavramdır. Buna
göre
pozitif hukuk, yazılı olsun olmasın yürürlükteki bütün hukuk
kurallarını ifade ettiği halde mevzu hukuk
sadece yazılı olan, diğer deyişle “yetkili organlar tarafından konulmuş bulunan” kuralları kapsar (Bozkurt, 2004: s. 27).
Bir kısım hukukçular ise pozitif hukukun konmuş (vaz’edilmiş) hukuk anlamına
geldiğinden
bahisle, sadece yetkili makam tarafından konulan hukukun karşılığının ancak mevzu
hukuk olabileceğini,
bu nedenle yürürlükteki
hukukun pozitif
ya
da mevzu
hukuktan daha geniş
bir kavram olduğunu, zira
bunun, mevzu olan yazılı
hukuk kurallarının (mevzuatın) yanında, yazılı
olmayan hukuku (örf ve
âdet,
teamüller) ve mahkeme kararlarını (içtihatları) da kapsadığını
belirtmektedirler
(Teziç, 2006: s. 4-5).
Pozitif hukuka ‘hukuk dogmatiği’ veya ‘dogmatik hukuk’ denildiği de görülmektedir.
Dogmatik hukuk,
var
olan hukuk kurallarını sistemleştiren, eleştiren ve
yorumlayan bir hukuk dalıdır. Hukukî bir sorunla
karşılaşıldığında, hukuk
uygulayıcıları
bunun çözümünü yürürlükteki
hukuka göre yapmak
zorundadırlar.
Tabiî hukuk – Doğal hukuk – İdeal hukuk
Yürürlükteki hukuk “olan hukuktur” (de
lege lata) ve bu
hukuk kurallarını sistemli olarak inceleyen
bilim dalına da pozitif
hukuk bilimi,
ya
da hukuk dogmatiği denildiğini
görmüştük. Oysa hukuk
bilimi yalnızca olan hukuku açıklamakla yetinemez. Yalnızca yürürlükteki hukuk kurallarının incelenmesi hukuk bilimi olamayacağı
gibi, bu hukukun ilerlemesi için
yeterli de değildir. Hukukçu, belli bir
sorunda
başka ülkelerdeki hukukla karşılaştırma yapmak, öte yandan yürürlükteki hukukun tarihî köklerini
araştırmak ve yürürlükteki
kuralların toplumun ihtiyaçlarına
uygun olup olmadığını, böylece gelecekteki kuralların
nasıl olması
gerektiğini ortaya koyarak hukuk
siyaseti ile uğraşmak zorundadır
(Oğuzman, 1975: s. 2). Bu nedenle hukuk bilimi normatif
bir bilim olarak nitelendirilmektedir.
Yürürlükteki kuralların toplumun
ihtiyaçlarını en iyi biçimde karşıladığını söylemek her zaman mümkün
değildir. Onun için
yürürlükteki kuralların ihtiyaca
cevap verip vermediğinin değerlendirilmesinde, bir
ideal
hukuktan söz edilir. Tabiî
(ideal) hukuk, pozitif hukuktan bağımsız, onun
dışında ve üstünde (Aral, 1985: s.
44), yaşayan,
ulaşılması ideal
olan
hukuktur3 (Öztan, s. 25).
İdeal hukuku ilahî
iradeye, insan aklına, ahlâki (etik) prensiplere dayandıranlar vardır. Kararlılıkla
tabiî hukuk görüşünü savunanlara
(Hatemi, 2004,
s. 2) rastlanmakla
beraber, bu
görüşlerin
günümüzde değerlerini önemli ölçüde yitirmiş oldukları
savunanlar da
bulunmaktadır (Tekinay, s. 7). Tartışmalar
bir
yana bırakılacak
olursa ihtiyaçlara
tam
anlamıyla cevap vermeyen yürürlükteki
hukukun ötesinde, gelecekte olması gereken
hukukun (de
lege feranda) oluşturulması da gereklidir. Ancak
hukuki bir sorunla
karşılaşıldığında,
hukuk uygulayıcıları bunun çözümünü yürürlükteki hukuka göre yapmak zorundadırlar
(Sümer, 2009: s. 15).
Hukuk bilimi ile uğraşanlar, bir sorunla karşılaştıklarında, bunun
yürürlükteki hukuka
uygun olarak çözümünü
yaparlarken, olması gerekeni de ortaya koymalıdırlar.
2 Türkçede hak kelimesi ‘doğruluk, tanrı, hukukun kişilere tanıdığı yetki’ gibi çeşitli anlamlara gelir. İngilizce hak için “right”, hukuk için “law” sözcükleri kullanılırken Fransızca “droit” ve Almanca “recht” sözcükleri hem hak hem de hukuk kavramlarını karşılar.
3 Öğretide AYBAY, tabiî hukuk ile – ideal hukuk arasında bir ayrıma gitmekte, doğal
(tabiî) hukukun
değişmez, ideal hukukun
ise
zamana ve mekâna göre değişebilen mükemmel bir hukuku öngördüğünü ifade etmektedir. (Aybay-Aybay, 2003: s. 68).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder