MEDENİ HUKUKUMUZUN TEMEL NİTELİKLERİ
Medeni Kanunumuz Borçlar Kanunumuz ve Medeni Hukuk alanında konulmuş olan diğer özel kanunların tümü bir arada değerlendirildiğinde Medeni Hukukumuzun temel nitelikleri ortaya çıkacaktır.
1926 yılında yürürlüğe girmiş olan 743 Türk Kanunu Medenisi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu, Medeni Hukuk ilişkilerinin şeriat ilkelerine göre düzenlendiği döneme son vermiştir. Bu yönüyle Türk Medeni Hukuku'nun laiklik ilkesini esas almış bir hukuk dalı olduğunu söyleyebiliriz.
1926 yılında, ülkenin hukuk sistemi bakımından yapılan büyük bir devrim sonucunda oluşmuş olan Türk Medeni Hukuku, sahip olduğu bu devrimci ve ilerici yönünü, 2002 yılında Türk Medeni Kanunu'nun 2012 yılında da Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle bir kez daha göstermiştir. Çünkü Kanun koyucu, bu yeni Kanunlarla, 1926 yılından bu yana değişen ve gelişen yaşam koşullarına ve bunlara uygun ihtiyaçlara yanıt vermek üzere hem yeni hükümler getirmiş, hem bazı hükümlerde gerekli düzeltme ve değişiklikleri yapmış hem de Kanunların dilini günümüzde konuşulan Türkçeye uygun hâle getirmiştir.
Medeni Hukukumuz demokratik bir nitelik de taşır. Bunu gerek Aile Hukuku'na özgü kuralları gerekse tüzel kişilere yönelik kuralları incelediğimizde çok net bir şekilde görebiliriz. Kişiler arasında hak ehliyeti bakımından hiçbir ayrım yapmaksızın eşitlik ilkesini benimsemiş olması da bu ilkeye bağlılığın bir göstergesidir.
Medeni Hukukumuz bireyin özgürlüğüne büyük bir değer verir. İrade özgürlüğü ve onun bir parçası olarak sözleşme özgürlüğü ilkelerini benimsemiş olması Medeni Hukukumuzun bu niteliğini ortaya koyar, ama Medeni Hukukumuz sosyal düşüncelerle, gerektiğinde bireyin çıkarıyla toplumun çıkarı arasında bir denge de kurar. Sözleşme özgürlüğünün benimsendiği Türk Borçlar Kanunu ile kamu düzenini, genel ahlâkı, Kanun'un emredici kurallarını ihlâl edecek sözleşmelerin yasaklanmış olması bunun en güzel örneğidir.
Gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Türk Borçlar Kanunu, İsviçre Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu'ndan iktibas edilmiş olmakla birlikte, aynen çevrilerek alınmamıştır. Türk toplumunun ihtiyaçlarına uygun değişikliklerle birlikte yürürlüğe girmiştir. Özellikle kanun koyucunun örf ve âdetlere yollama yaptığı alanlarda, Türk Medeni Hukuku'nun ulusumuza özgü olma niteliği daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder