MEDENİ HUKUK'UN DÜZENLENMESİ BAKIMINDAN HUKUK SİSTEMLERİ
Bugüne dek tüm dünya üzerinde Medeni Hukuk kurallarının düzenlenmesi bakımından dört sistemin egemen olduğu söylenebilir: Kara Avrupası Hukuk Sistemi, Anglo-Sakson Hukuk Sistemi, İslam Hukuk Sistemi ve Sosyalist Hukuk Sistemi.
Ülkemiz 1926 yılından bu yana Kara Avrupası Hukuk Sistemi'ne dâhildir. Bu sistem, temelini, Romalılar tarafından geliştirilip yüzyıllar boyunca uygulanagelmiş olan Roma Hukuk'unda ve Ortaçağ Almanyası'nda egemen olan Cermen Hukuk'unda bulur. Kara Avrupası Hukuk Sistemi olarak adlandırılmasının sebebi, Avrupa kıtasındaki ülkelerin çoğu tarafından benimsenmiş olmasıdır. Daha Roma Hukuku zamanınında uygulanan Medeni Hukuk kuralları, Corpus Juris Civilis adı altında bir külliyatta yazıya dökülmüştür. Bu gelenek hâlen devam etmekte olup Kara Avrupası Hukuk Sistemi'ne dâhil bütün ülkelerde Medeni Hukuk ilişkilerini sistematik olarak bir arada düzenleyen genel kodlar (Medeni Kanunlar) yürürlüğe sokulmuştur. Bu hukuk sisteminde, temel hukuk kaynağının kanunlar olduğu söylenebilir.
Anglo-Amerikan Hukuk Sistemi, bugün İngiltere, ABD, Yeni Zelanda gibi ülkelerde egemendir. Bu sistemi Kara Avrupası Hukuk Sistemi'nden ayıran en önemli özelliği, hukuk kurallarının yazılı olmasının istisna teşkil etmesidir. Bu sistemde hukuk kuralları mahkemelerin verdikleri kararlara dayanır. Mahkeme kararları da örf ve âdetlerin etkisiyle şekillenir. Bu ülkelerde de bazı kanunlar bulunmakla birlikte Medeni Hukuk ilişkilerinin tümünü bir çatı altında toplayan bir medeni kanun söz konusu değildir, zaten bu alanda çıkarılan kanunlar da çoğu zaman mahkeme kararlarıyla yıllar içinde oluşagelmiş kuralların yazıya dökülmesinden oluşmuştur.
İslâm Hukuk Sistemi, İslam ülkelerinde etkili olan hukuk sistemidir. Ülkemiz de 1926 yılında Medeni Kanun yürürlüğe girene dek bu sistemin etkisi altındaydı. Bu sistemde hukuk kaynakları Kur'an-ı Kerim, sünnet, icma ve kıyastır. Bu hukuk sistemi daha çok kazuistik yönteme uygun olarak gelişmiştir.
Sosyalist Hukuk sistemi, adından da anlaşılacağı üzere, sosyalist rejimi benimseyen ülkelerde uygulanmıştır. Sovyetler Birliği'nin bölünmesi ve sosyalist sistemin çöküşüyle dünya üzerinde etkisi oldukça azalmıştır. Bu sistemde, özel Hukuk'un neredeyse hiç yeri yoktur. Özel mülkiyet ve buna bağlı olarak miras hakkı tanınmamaktadır. İrade özgürlüğü, hukuki ilişkilerde tarafların eşitliği gibi ilkeler yerine, toplum çıkarının ön planda tutulması ilkesi belirginlik kazanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder